ÖLÜMSÜZLÜK İKSİRİ
S O Ğ A N ‘ L A R
Simyacıların uğraşları sonucu oluşturulan fakat, saklanmaya ve korunmaya çalışırken ormanda düşüp, kırılan ve toprağa karışan bu iksirin oluşturduğu söylenilen iki ürün vardır.
Soğan ve sarımsak…
İkisinin de sağlığa faydaları o kadar çoktur ki, ölümsüzlük iksirinin döküldüğü yerde, sarımsak ve soğanın çıktığına inanılır.
Bu yazımızda ise biraz soğanın tarihi, biraz içeriği ile bolca, soğanın çeşitlerinin hangi yemeğe daha uygun olup, hangilerinin çiğ ya da pişmiş tüketilmesi gerektiğini söyleceğiz.
Tarihçiler, soğanın menşei konusunda hala emin değiller: İran olabilir veya Orta Doğu'dan daha uzaklardan olabilir. Her durumda, soğan kısa sürede yetiştirilen bir bitki haline geldi.
Antik çağda Akdeniz bölgesindeki ve Batı Asya'daki her uygarlıkta hem yemek hem de çeşni olarak yaygın olarak tüketildiler. Birçok Yunan ve Latin yazar, soğan yemenin sağlığa faydalarını kaydetmiştir.
Romalılar soğanın Avrupa'ya yayılmasına yardım etti. Soğanlar, Orta Çağ'dan itibaren daha yaygın hale geldi ve uzun zamandır köylülerin tariflerinde temel bir gıda oldu. Bunda kuşkusuz kış boyunca saklamanın kolay olması da rol oynamıştır. Günümüzde soğan dünyadaki her pazarda bulunabilir ve hala birçok tarifte temel çeşni olarak kullanılmaktadır.
Bununla birlikte, binlerce yıldır sürekli olarak kullanılmasına rağmen, soğanın “yemek için iyi” sıralamasındaki konumu, bir yerden veya çağdan diğerine büyük farklılıklar göstermiştir. Eski Mısır'da toplumun her sınıfı soğanın tadına varır ve soğanı hem çiğ hem de pişmiş olarak tüketirdi. Tanrılara yapılan adaklarda soğan da yer alırdı.
Orta Çağ'ın sonlarında ve Rönesans'ta Avrupalı aristokratlar, aksine, onları köylülerin yemesi için bıraktı. Aristokratik dünya görüşüne göre, toprak elementlerin en aşağısıydı ve içinde yetişen her şey, yani kök ve soğanlı sebzeler, en az soylu olarak kabul edildi ve bu nedenle toplumun alt sınıflarına ayrıldı. Yapraklı sebzeler ve özellikle meyveler, aristokrat doğasına soğandan daha uygundu.
Jainizm'in (Hinduizme yakın bir din) takipçileri, dini şiddetsizlik ilkesine ve toprağı sürerken ve kök sebzeleri çekerken topraktaki canlıları öldürme riskine saygılarından dolayı soğan yemezler.
* Her gün yeni bir bilgi
- Soğanlar kesildiklerinde kükürt bazlı buhar salınımı yaparak gözleri tahriş eder ve bu da göz yaşına sebebiyet verir.
- Dünyanın en büyük soğan üreticisi Çin’dir. Fakat nüfus fazlalığı sebebiyle, çoğunu kendileri tüketir.
- Soğanın en çok ihracatını yapan ise şaşırtıcı bir şekilde Hollanda’dır.
- Mirepoix’nın (mirpua) 3 ana maddesinden biridir ve bir çok çorba, et yemeği ve sosların hazırlanışında ekstra aroma için kereviz ve havuç ile kullanılır.
- Arpacık soğanı (genelde turşusu), martinide zeytin yerine oldukça yaygın olarak kullanılır.
Çeşitleri
Soğanın birden fazla çeşiti vardır ve bu çeşitlerinin bir çoğuda popüler olanlardır. Soğan çeşitleri kullanılacaklarını yemeğe, tekniğe ve istenilen lezzete göre farklılık gösterir. Kızartma, turşu, çiğ, kavurma ya da karamelize için aynı soğanların kullanılmaması, daha iyi sonuçlar için kesinlikle tavsiye edilir. Aşağıdaki çeşitleri inceleyerek, kullanmak istediğiniz yemek veya yöntem için en uygununu kolaylıkla seçebilir ve bu bilgileri eş/dost ile rahatlıkla paylaşabilirsiniz. :)
Arpacık; Sarı soğana benzeyen yapısıyla onun küçük kardeşi gibi görünsede, lezzet ve aroma olarak ondan daha üstün olan arpacık soğanlar, yeteri kadar bilinmiyor ya da saygı gösterilmiyor. Küçük yapıları sayesinde daha yoğun bir lezzet içeren bu soğan türü, ince kıyılarak salata soslarında, yarıya kesip kızartılarak, bütün olarak tencere yemeklerinde ve fırın yemekleri gibi bir çok alanda kullanılabilirken, ana garnitür de olabilir ana lezzette.
Beyaz; Dış kabuğuda içi gibi bembeyaz olan bu soğan türü sarı soğana göre daha hafif ve tatlı bir aromaya sahiptir. Bu soğan türü daha çok çiğ tüketim için tavsiye edilirken piyaz, taze salsa sos ve guacamole gibi ürünlerin içinde rahatlıkla uygunluk sağlar.
Kırmızı; Rengi kadar lezzetide güzel olan kırmızı soğanlar, hafif ve tatlı lezzetleriyle büyük çoğunlukla çiğ olarak tüketime uygundurlar. Ayrıca parlak kabukları ile göz alıcı renkleri, yemeğe ekstra olarak görsellik katarlar. Taze salatalar, hamburgerler ve soğuk sandviçler gibi ürünlerle birlikte çok sevilirler.
Pırasa; Pırasalar yaban taze soğanı görünümünde olan, taze soğana göre oldukça büyük ve kalın olan, fakat lezzeti ve faydaları oldukça az takdir edilen harika bir sebzedir. Hem çiğ olarak salatalarda, ganitürlerde kullanılabilirken, hem de pişmiş olarak yan yemek veya direkt ana yemek olarak lezzetle ve sevilerek tüketilebilir. Ülkemizde bol domatesli ve bulgurlu yemek çeşitleri yapılırken, dünyada en çok sevilen şekli fırınlamış ve baharatlı ekmek üzerinde Gruyère peyniriyle birlikte olan birleşimidir.
Sarı; Soğan piyasasının kralı, mutfağın baş tacı, yemeklerin en büyük eşlikçisi.
Kahverengi kabuğunun altında beyaz ve sulu yapıya sahiptir. Genel olarak her kullanıma uygun olsa da, kuvvetli ve kükürtlü lezzeti pişmiş olarak tüketilir. Bir tarifte çeşit belirtilmeksizin soğan deniyorsa, büyük ihtimalle sarı soğandır. En büyük tercih alanı ise Fransız soğan çorbası tarifidir.
Tatlı; Kahverengi kabuğu ile sarı soğana oldukça benzeyen bir tür olsa da, daha büyük ve biraz daha düz olan bir şekle sahiptir. Daha fazla şeker barındırmalarından ötürü ve katmanlarının daha opak bir yapıda oluşundan, karamelize yöntemi için en uygun soğan türüdür. Soğan halkası gibi kızartma yöntemi için de oldukça tercih edilen bir soğan türüdür.
Taze (yeşil); Daha olgunlaşmamış veya az olgunlaşmış cücükleri ile uzun yeşil soğan saplarına sahip, taze ve şekil olarak daha farklı bir soğandır. Salataların içine doğranarak, mezelerin üstünde yeşil kibar saplarıyla, sulu bi et yemeğinin yanında biraz tuzla bütünüyle yenildiği gibi omletler, tacolar gibi bir çok alanda ve yerde tüketilebilirler ve de lezzetleriyle fark edilirler.